top of page

Pandemi 1

  • Yazarın fotoğrafı: Anda Zen
    Anda Zen
  • 11 Nis 2021
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 19 Nis 2021

Birçoğumuz oradan oraya koştururken, zamanın bize yetmediğinden yakınıyorduk. Kendimize dönmeyi ve kendimize bakmayı erteliyorduk. Yavaşlamayı ve bazen de durmayı beceremiyorduk. Gerekli olduğunu bile bile...

Sürekli planlar, projeler, programlar yapmaya devam ediyorduk.

Şu günlerde, yaşamda kalmakla ilgili zorunlu eylemlerimiz dışında tüm faaliyetlerimizi durdurduk, dondurduk.

Dikkatimizi dışarıya değil, içeriye yönelttiğimiz bir sürecin içindeyiz.

Bize yetmeyen zaman bize hediye edildi, bir anlamda.


Eğer mecburen evdeyseniz ve çalışmak zorunda değilseniz, bu inanılmaz bir fırsat. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirme zamanı geldi, çünkü ilk şoku atlattık sayılabilir. Nasıl değerlendirilebileceği konusu herkesin kendi kontrolünde.

Bu dönemde; nefesimizin farkında olabiliriz, kendimizce hareket edebiliriz, meditasyon yapabiliriz, evimizde yapmak istediğimiz ve ertelediğiniz faaliyetlere yer verebiliriz.

Okumaya, yazmaya, düşünmeye ve benzeri eylemlere odaklanabiliriz.

Daha pek çok şey yapabiliriz.


İşi nedeniyle evde kalamayanların olduğunu hatırlayalım. Bu riskli dönemde mecburen hastanelerde çalışanları, tedavi olan hastaları ve hasta yakınlarını düşünelim.

Onlar için dua edelim, iyilik ve kolaylık dileyelim, sıkılmayalım, farkında olalım.

Evde kalalım, kendimizle, merkezimizde ve şükürle kalalım.


Tam bahar geldiğine seviniyorken, bir corona virüs dalgasıyla alt üst oluverdik.

Her gün, onlarca farklı açıklama ve haberle karşı karşıyayız.


Ne düşüneceğimizi bilemez durumdayız, en kötüsü de motivasyonumuzu ve enerjimizi kaybetmeye başladık. Bu durumda, yok sayamayacağımıza göre alabileceğimiz tedbirleri alıp olabildiğince merkezimizde kalmaya çalışmak önemli.


Tüm dünyada insanlığın karşılaştığı sınavlardan biri de bu.

Kriz yönetimi, ülkelerin kendi içine kapanması, kendi kendine yetmenin öneminin anlaşılması, temizlik ve hijyen kurallarına uyulması, ata tohumlarının korunması ve yaygınlaştırılması, tarım ve hayvancılık politikalarının gözden geçirilip yeniden yapılandırılması, ve daha birçok şey... Her şey gibi bunun da geçeceğini bilip olabildiğince sakin kalmak, bu durumdan çıkarılabilecek dersleri çıkarmak ve önlemleri almak, her şerde bir hayır olduğunu görmek, öldürmeyen her şeyin bizi güçlendirmesi, hepimiz için en büyük dileğim.


Bu sürecin sonunda umuyorum ki;

İnsan yaşama hakkının sadece kendisine ait olmadığının farkına varır. Böylece doğaya ve diğer canlılara karşı çok daha hassas hale gelir.


Ne de olsa, doğadan kopup binalarda yaşamanın nasıl bir şey olduğunu deneyimliyoruz.


Kim bilir, belki de insan olduğumuzu hatırlamaya ihtiyacımız vardı.


Bitmek bilmeyen isteklerimizin aslında ihtiyacımız olmadığını deneyimlememiz gerekiyordu.


Belki de, normal gördüğümüz şeylerin sıra dışı olduğunu anlamamız gerekiyordu.


Belki de, doğanın biz olmadan kendini nasıl yenilediğini görmeye ihtiyacımız vardı.

Demek ki neymiş:

Doğa insan olmadan da gelişimini ve yaşamını sürdürebiliyormuş.


Ya insan, doğa olmadan yaşayıp gelişimini sürdürebiliyor mu?

Nereye kadar, ne kadar?


Tek dileğim, bundan sonra insanlık olarak doğa olmadan nefes alamayacağımızı anlayıp gereken özeni gösteriyor olmamız. Kendimize ve dünyaya şu ana kadar verdiğimiz zararı sonlandırmamız. Diğer canlılarla birlikte yaşamayı tekrar hatırlamamız.


Yaşananların bütünün hayrına olması dileğiyle...


ree


Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.
bottom of page